Ramazan Hoş Geldi, Hoş Gidiyor
|
Rabbime şükürler olsun ki, Allah indinde bin aydan daha hayırlı olan Ramazan ayını bu yıl da idrak etmiş olmanın bahtiyarlığını yaşadık. İnşallah, bu ayın feyzinden, bereketinden ve rahmetinden istifade edenlerden olmuşuzdur.
Bu mübarek ayın manevi havası ile mest olmuş gönüllerle idrak ettiğimiz Ramazan Bayramı da inşallah aynı gönül hoşluğu ile nihayetlenir. Bilvesile, Erzurumlu hemşehrilerimin, Ramazan Bayramlarını tebrik ediyorum.
Bütün milletlerde olduğu gibi, Türk toplum hayatında da müstesna günlerin hususi an’aneleri vardır. Bizim için bu müstesna zamanların başında gelen Ramazan ayı da özellikle yemek kültürü ve eğlence anlayışı bakımından diğer zamanlardan farklı faaliyetleri ihtiva eder.
Ben bu yazımda, ramazana özel iki hususa temas etmek istiyorum. Bunlardan biri, ramazan/sahur davulcuları… Eskiden sahur davulunun sesi bizlere çok hoş gelirdi. Şimdi ise, gayet sinir bozucu… Bana göre bunun birinci sebebi davulcuların iş ehli olmamaları. Bu yüzden adeta davul değil, teneke çalıyorlar gibi geliyor bana. İkinci sebep ise şu: Her yörenin kendine has müziği ve ezgileri vardır. Bir başka yörenin müziği, o yörenin halkının hoşuna gittiği kadar, bir başka yörenin halkının hoşuna gitmez. Meselâ; bir başka yörenin davul-zurna sesi bende hiçbir heyecan uyandırmazken, Erzurum havaları çalan Erzurumlu san’atçıların davul-zurna sesini duyduğum zaman kendimden geçerim.
Sahur davulcuları ile ilgili ikinci bir husus da, sahur davulcuları koca bir semti dolaşmaya kalkınca, başladıkları yere göre sahur vakti henüz girmemiş, son uğradıkları yere göre ise nerdeyse sahur vakti çıkmış oluyor. Bu durum da işi gayesinden uzaklaştırıyor. Bu sebeple her davul-zurna ekibi, bir saati aşmayacak bir program icra edecek kadar bir bölgede çalışmalı. Maksat daha geniş alanları dolaşmak değil, işi layıkı veçhile yapmak olmalıdır.
Beldemizde ramazan denince aklımıza gelen bir diğer faaliyet de halk âşıklarının kahvehane sohbetleridir. Geçen yıllarda bazı mahalli idarelerin desteği ile şehrin muhtelif yerlerinde, teravih sonrası böyle bir faaliyet gerçekleştiriliyordu. Ne yazık ki son yıllarda bu tür faaliyetlere pek şahit olmadık. Türk kültürüyle ve ramazan kültürümüzle bir alâkası bulunmayan Batı kokan, Batı görünümlü, Batı sesli sözüm ona san’atçıların konserlerine para harcanacağına; bizden olan, bizi bize bizim sesimizle anlatan, bizim gibi görünen, bizim bibi giyinen halk âşıklarına program yaptırmak hem an’anelerimizi yaşatma, hem de bizim, biz olarak kalmamızı sağlama adına fevkalade bir hizmettir.
Bu hususların bundan böyle, mahallî idareler tarafından dikkate alınmasını temenni ediyorum.
İdrak ettiğimiz ramazanın ve Ramazan Bayramın uhrevi havasını bir nebze olsun hissettirecek bir şiirimle Allahaısmarladık demek istiyorum.
BAYRAM OLA
Dağılsın yas bulutları,
Düğün ola, bayram ola.
Zemheride gör baharı,
Düğün ola, bayram ola.
Selâm olsun kurda, kuşa
Kına ele, sürme kaşa
Dost dostuyla kucaklaşa
Düğün ola, bayram ola.
Herkes bunu böyle bilsin
Küslük gitsin, barış gelsin
Muhabbetler tazelensin
Düğün ola, bayram ola.
Sevgi eken sevgi dere
Herkes maksuduna ere
Neş’e dola gönüllere
Düğün ola, bayram ola.
Bugün hayat dolu hayat
Lezzetiyse tam yedi kat
Sevinci tut, kederi at
Düğün ola, bayram ola.
Hayat düğün, hayat bayram
Sevinç helâl, elem haram
Bugün neş’e buram buram
Düğün ola, bayram ola.
Gökten iner sonsuz rahmet,
Kime niyet, kime kısmet,
Al nasibin, haydi gayret!
Düğün ola, bayram ola.
Ömrünüz ramazan, akıbetiniz ise bayram olsun.
Muhabbetle kalın efendim…
|
|
Kaynak : Cahit Can // www.cahitcan.com |