Yakın mıyız Uzak mı?

Yakın mıyız Uzak mı?

Ataların engin tecrübelerinden süzülüp bize yol gösterici olarak bırakılan en güzel mirastır atasözlerimiz. İşte bu hazinenin nadide bir incisi olan “Gözden uzak olan gönülden de uzak olur.” Sözünü irdelemek istiyorum bu yazımda.

Gerçekten gözden uzak olan gönülden de uzak olur mu? Bu sözün söylendiği, bu düşüncenin hüküm sürdüğü eski devirlerde insanlar arasında ne maddi uzaklık vardı ne de manevi. Mesela aile bireylerinden biri Doğunun küçük Bursası Tavusker’de, diğeri Marmara’nın büyük Tavuskeri Bursa’da değildi. Kardeşlerden biri, coşkuyla akıp Kireçlidere mevkiinde birleşerek “Çataksu” olan Kesor Çayı ve Kızıl Çay’ın sularıyla bahçesini sularken diğeri hayat mücadelesine Yeşilırmak’ın kıyılarında devam etmiyordu. Baba Akdağ’ın, oğul Uludağ’ın eteklerinde aramıyordu nasibini. Üstelik gönülleri de birbirine yakındı o insanların. Acıda da sevinçte de, işte de eğlencede de birlikteydi o gönüller. Komşusu aç iken tok yatmazdı mesela o insanlar. Bir gün cemaate gelmeyen, ertesi gün mutlaka aranırdı.

Sonra güzel dilimize “gurbet” diye bir kelime girdi aniden. Sonra “hasret” diye bir yakınını aldı yanına. Önce maddi mesafeler açıldı; uzadıkça uzadı yollar komşular, dostlar, akrabalar arasında. Hayat şartları, geçim sıkıntısı bunu zorunlu kılmıştı muhakkak. Ancak henüz gönüller birbirinden uzaklaşmadığı için atın yerine arabayı, uçağı; mektubun yerine telefonu, messengeri koyarak uzakları yakın etmeye çalıştı insanlar. Yani her şey hala çok iyi gidiyordu.

Ne zaman ki gazeteler sayfalarına, televizyonlar ekranlarına ve internet bütün dünyamıza anavatanları olan Batı’nın bireysel, çıkarcı, kopuk hayatından örnekler taşımaya başladı işte o zaman kahrolasıca uzaklık gönüllerimize de düştü. Bu virüssaçarlar önce şehirlere uğradığı için bozulma da önce şehirlerden başladı ve sâri bir illet gibi en ücra köylerimize kadar ulaştı. Şehirlerde aynı apartmanda oturduğu halde birbirine selam bile vermeyenleri kınarken köylülerimizin incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerle birbirlerine yabancılaştıkların şahit olduk.

Bu fani dünyada her şey gibi bu hastalık da geçiciydi. Dünya dönüyor, devran dönüyordu. “Yiğit düştüğü yerden kalkar.” Misilli bu bozukluk da gördüğüm kadarıyla şehirlerden başlayarak düzelme yoluna girmiştir. İnsanlarımızın dernekler ve internet siteleri gibi ortamlarda yeniden yakınlığı tesis etme yolunda gösterdiği çabalar geleceğe umutla bakmamız için öncü sebepler olarak görünüyor.

Evet, ümitvar olalım. Yarın, bugünden daha iyi olacak. Bütün uzaklıkların yakın olması temennisiyle…

Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol